AKINCILAR
Akıncılar ilçesi ve çevresine Türklerin yerleşmesi Roma ve Bizans imparatorluklarından sonra, 1071’de gerçekleşmiştir. Bu yıllardan sonra, Selçuklular Kelkit havzasını da kapsayan geniş bir bölgeyi kendi topraklarına katmıştır. 1860’ta ilçe olan Suşehri’nin beldelerinden biri olarak Şebinkarahisar’a bağlanmıştır. Dışarıdan gelen göçlerle nüfusu artmış ve 1932’de Sivas’a bağlanmıştır. 1958 yılında belediye kurulmuş ve 1990 yılında ilçe konumuna kavuşmuştur.
“Akıncılar” Adının Kaynağı
1962 yılına kadar ilçenin adı Yukarı Ezbider’dir. Bu ada ilişkin bilimsel bir araştırma yoktur. Akıncılar adının, yağışlı zamanlarda Karadağ’dan gelen sel akıntılarının burayı sıklıkla tehdit etmesinden dolayı verildiği söylenmektedir.
Mimari eser ve yerleşim bakımından derinliğine araştırılmamış olan Akıncılar’da tarihsel doku daha çok Doğu Karadeniz ile Orta Anadolu etkisini taşıyan halk mimarisinde incelenebilir. Doğantepe ve Erence köylerindeki kaleler, yeterince incelenmemiştir. Ancak bulundukları yerler bakımından Roma ve Bizans devirlerinde birer sınır karakolu oldukları düşünülür. İlçe merkezinde, Yukarı Mahalle’de bulunan bir cami, burada incelemeye değer en büyük yapıdır.
İlçe merkezi Kızıldağ’ın kuzey eteğini oluşturan Karadağ’ın Kelkit Vadisi’ne bakan yamaçlarında kurulmuştur. En yüksek noktası 3015 m ile İmranlı-Akıncılar arasında sınır olan Peynirli Tepe’dir. İlçe Kelkit Vadisi, Kayı Boğazı’na doğru alçalmaktadır.
Akıncılar’da Kelkit havzası üzerindeki Ezbider Ovası’nın dışında önemsenecek düz alan yok gibidir. Ancak Kızıldağ’ın eteklerindeki bu ilçede gelişmiş olan yayla kültürü, bugün de sürmektedir. Gökalan, Solhun, Hışhış, Beşoluk, Örtülü ve Killik yaylaları hem mesire, hem de uzun yürüyüş parkurları olarak önemlidir.
Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.